Genetiği Değiştirilmiş Ürünler

Genetiği Değiştirilmiş Ürünler

Üretim, verimlilik, rekabet gücü ve daha çok para kazanma arzusu teknolojiyi sofralarımızın davetsiz misafiri haline getirmiştir.

Gelişen teknoloji hemen tüm alanlarda kendini göstermektedir. Üretim, verimlilik, rekabet gücü ve daha çok para kazanma arzusu teknolojiyi sofralarımızın davetsiz misafiri haline getirmiştir. Margarin, gıda boyaları, tatlandırıcılar, probiyotikler ve nihayet bu misafirlere bir yenisi olan “genetiği değiştirmiş ürünler” de katılmıştır. İster farkında olalım ister olmayalım, pek çok genetiği değiştirilmiş ürün sofralarımızdadır. Son yıllarda temel gıda ürünlerindeki ucuzluk (ör. toz şeker, mısır, soya, ayçiçek yağları vs.) biraz da bu değişime bağlıdır.

Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerin Avantajı Nedir

Bu metotla daha çok ürün alınabilmekte, ürünlerin dayanıklılığı artırılmakta ve verimlilik, ekonomik değer, karlılık yükselmektedir. Böylece üreticiler daha çok para kazanmaktadır. Dolayısıyla bu tip ürünlerin her geçen gün artacağını düşünmek gayet normaldir. Bu tip ürünler sadece insanlar için değil aynı zamanda hayvan üreticileri için de caziptir. Hayvan yemleri ucuzlamakta ve daha az topraktan daha çok ürün alınarak verimlilik artırılmaktadır. Yani sonuçta hemen tüm nedenler ekonomiktir. Ancak uzun vadede eski yöntemlerle üretim yapan küçük ölçekli çiftçilerin, bu teknoloji karşısında hiçbir ekonomik güçleri kalmayacaktır. Böylece bizim gibi ekonomisi tarıma dayalı ülkelerin bir an önce uygun teknolojileri transfer etmesi ve ülkelerinde kullanmaya başlamaları gerekmektedir.

Hangi Ürünlerde Sıklıkla Kullanılıyor

Kahvenin kafein miktarını azaltmak, soya ve mısırın verimliliğini ve yağ içeriğini değiştirmek, biber, domates, patates gibi ürünlerin raf ömürlerini uzatmak en önemli kullanım alanları arasında sayılabilir. Gıda dışı ise örneğin pamuğun verimini ve lif dayanıklılığını artırmak için sıklıkla kullanılmaktadır.

Genetiği Değiştirilmiş Ürünler ve İnsan Sağlığı

Bu ürünlerin içinde yapılan değişiklikler DNA dediğimiz genetik bilgilerinde yapılmaktadır. Normal bir insan günlük diyeti ile yaklaşık 1 grama kadar DNA alır (bitkilerin tohumları, et ürünleri vs. ile). Bu DNA sindirim sisteminde uygun enzimlerle parçalandığı için insan vücuduna bir zararı yoktur. Aynı durum genetiği değiştirilmiş ürünler için de geçerlidir. Yani bu ürünlerdeki DNA’nın bize bir zararı olması olası değildir; çünkü kolaylıkla parçalanır.

Genetik değişiklikler sadece daha fazla ürün almak için değil aynı zamanda bu ürünlerin dayanıklılığını artırmak için de yapılmaktadır. İşte özellikle bitkilerde hastalık yapıcı mikroplara karşı bitkilere ürettirilen bazı maddeler insanda zararlı etkilere yol açabilmektedir. Bunların başında alerjik reaksiyonlar (gıda alerjileri) gelmektedir. Bunun yanında antibiyotiklere karşı direnç artışına neden oldukları ve insanların daha kolay mikrobik hastalıklara yakalandıklarına dair iddialar da bulunmaktadır.

Genetiği değiştirilmiş ürünlerin önüne geçmek pek olası gözükmemektedir. Bugün Amerika Birleşik Devletlerinde satılan her on üründen en az yedi tanesi bu ürünlerden içermektedir. Bizim ülkemizde de kullanımı hızla artmaktadır. Ancak bu tip ürünleri tamamı ile masum saymak doğru değildir. Hangi üreticinin hangi geni değiştirdiği, bu değişimin sonucunda hangi maddelerin o meyve veya sebzede üretildiği takibi zor bir konudur. Aynı zamanda gen anormallikleri sonucu bitkilerin anormal maddeler sentezlemesi de olasıdır. Yani konu tahmin edilenden daha karmaşıktır. Ayrıca gelecekte, orijinal mısırın kokusu, çileğin şekli, limonun tadı, havucun rengi tamamen değişebilir. Ve orijinal halleri birer nostalji haline gelebilir. Burada önemli olan, ülkelerin uygun düzenlemeleri yapmaları, her ürünün üretimine ya da ithaline onay vermemeleri ve bilim adamlarından faydalanmaları gerekmektedir. Ülkemizde bu konuyla ilgili yeterince gayret gösterildiğini söylemek zordur.

Gıdalar konusunda daha önemli bir konu, mevsimi dışında üretilen ürünleridir. Bu gruptaki ürünler sanırız genetiği oynanmış ürünlerden daha zararlıdır. Çünkü, hastalıklara karşı bol miktarda koruyucu kimyasal kullanılmakta ve bunların çoğu insan vücudunda zararlara neden olmaktadır. Nitrosamine denilen ve sosis-salam gibi et ürünlerinin içine de konan koruyucu kimyasalların kolay parçalanmadığı ve insana zarar verdiği bilinmektedir. Dahası, büyümeleri için verilen hormonlar (garip şekilli meyveleri hatırlayınız) insan vücudunda kolaylıkla parçalanan maddeler olmadığı gibi, zararları da bilinmektedir. Özellikle genç kızlardaki adet bozuklukları ve tüylenme artışında rolleri olabileceğine dair veriler mevcuttur. Dolayısıyla mevsimi dışında üretilen meyve ve sebzelere karşı en az genetiği ile oynanmış ürünler kadar mesafeli yaklaşılmalıdır.

Yorum Yap

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Giriş Yap

Yorumunuzun kontrolden geçtikten sonra yayınlanacaktır.

...