Bu yazı 12 Ocak 2016, Salı tarihinde yayınlandı ve 1118 defa okundu
Prof. Erdem Yeşilada arı ve arı ürünleriyle ilgili yıllardır süregelen araştırmalarını paylaştı. Son yıllarda da klinik araştırmaların arttığına değinen Yeşilada gelecek yıllarda da öneminin daha da artacağını söylüyor.
Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve
Fitoterapi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Erdem Yeşilada’yla ‘Apiterapi - Arıyla
Gelen Şifa’ adlı kitabını konuştum.
Son yıllarda apiterapi çok konuşulur oldu. Apiterapi ne
demek? Basit bir şekilde; bal, arı poleni, arı sütü, propolis, bal mumu, arı
zehri gibi arı ve kovan ürünlerinin sağlığın korunması ve geliştirilmesi,
hastalıkların önlenmesi ve tedavisi amacıyla kullanılması şeklinde
tanımlanabilir. Arı ürünlerine ilginizin
başlama şekli, bu kitabı hazırlama öykünüz çok ilginç, anlatır mısınız?
Bir gün odama, Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.
Dr. İ. Kanzık ile birlikte Hemşinli tanıdığı bir arıcı olan Mehmet Güneysu
geldi. Arıcı ‘bal ve arı polenini karıştırarak’ çeşitli hastalıkların tedavisi
için sattığını söyleyerek, bu karışımın gerçekten etkili olup olmadığının
tespit edilmesini istiyordu. Yanında bal, arı poleni ve hazırladığı karışımı
getirmişti. Konu ilgimi çekti.
Bal ve bal - polen karışımı yoğun, macun kıvamında
olduğundan gerekli miktarları ayrı ayrı tartıp deney hayvanlarının ağzına,
onları incitmemek için kemik bir spatül yardımıyla verdikten sonra, ağızlarını
elimizle kapatarak yutmalarını sağladık.
Genelleme
yaparsak hangi ürün neye iyi geliyor?
Etkinlik kuvveti olarak her biri farklılık
gösterebiliyor. Hepsinin mikroplar üzerinde, dermatolojik sorunlarda, soğuk
algınlığı, mide ve bağırsak sistemi hastalıkları, iltihaplı hastalıklar,
bağışıklık sistemi, kanser vb. hastalıklarda etkisinden söz edilebilir, ama bu
arı ürününe göre zayıf ya da kuvvetli olabiliyor.
Bal, polen, propolis, arı sütü… Konuşulacak çok konu var. Biz sizinle
polenden başlayalım. Polen tam olarak nedir?
Polen yerine ‘Arı poleni’ ifadesini kullanmak doğru
olacaktır. Arı, çiçek çiçek dolaşırken elektrostatik yükü nedeniyle vücuduna
yapışan polenleri nektar vasıtasıyla nemlendirerek arka ayaklarındaki özel
boşluklara ya da karın kısmındaki tüyler grubuna doğru iterek toplar. Kovana
girerken kovanın önüne arıcılar tarafından kurulan tel kafes tuzaklardan geçerken
bu polenler düşerler. Bu şekilde toplanarak değerlendirilir.
Dünyada her yıl 10 bin ton arı poleni tüketiliyormuş.
Sağlığımıza yararı nedir?
Arı poleninin zengin amino asit, karbonhidrat ve
polifenolik madde içeriği ile bir insanın günlük temel beslenme ihtiyaçlarını
karşılayabileceği bildiriliyor. Ayrıca tavşanlar üzerinde yürütülen çalışmada,
10 hafta süresince arı poleni verilmesi ile sperm kalitesinin arttığı,
doğurganlık oranının yükseldiği bildiriliyor.
Kitabınızda arı polenini sporcu destekleriyle
karşılaştırıyorsunuz, bu bölüm çok ilgimi çekti, arı poleninin gücünü ortaya
koyuyor. Sporcular performans artırmak için arı poleni kullanabilir mi?
Balparmak laboratuvarları tarafından yapılan çalışma,
günde 100 gram arı poleninin uluslararası yetkin kurumlar tarafından alınması
önerilen günlük amino asit, vitamin ve mineral miktarlarını karşıladığını
ortaya koydu.
Polen nasıl ve ne kadar kullanılmalı, nasıl
saklanmalı?
Arı poleni mutlaka buzdolabında, soğukta bekletilmeli.
Çünkü uygun olmayan koşullarda saklandığında içerisindeki karbonhidratlar
nedeniyle özellikle hastalık yapan mikropların gelişimi için ideal ortam
sağlayacaktır. Genel olarak günde yarım ile bir çay kaşığı alınması
önerilmektedir. Ancak sporcular için 15 gram ve daha yüksek miktarlarda
kullanımı mümkündür.
Polen
kullanmaması gereken kişiler var mı?
Genel kanı arı poleninin de çiçek poleni gibi alerjiye
yol açabileceği şeklindedir. Halbuki yürütülen bilimsel araştırmalarda, tam
aksine, alerjiye karşı etkili olduğu gözlemlenmiştir. Polen arının enzimleri
ile muamele edildiği için alerjen etkileride giderilmiş oluyor. Yine de
dikkatli olmalı; arı poleni kullanılmadan önce kol dirsek iç kısmına bir miktar
sürüp üzerini kapatarak bir gece bekletildiğinde kızarıklık olup olmadığına
bakılmalı. Eğer bir kızarıklığa yol açmadıysa, önce birkaç gün ufak miktarlarda
alınmalıdır.
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmalısınız.
İçerik bulunamadı.
İçerik bulunamadı.
Bu içerik için henüz yorum yapılmamış.