Günümüzde teknolojilerin gelişmesiyle yaptığımız birçok işi teknolojik aletlerle yapıyor ve sürekli ekran ışıklarına maruz kalıyoruz. Dr. Turgut Artun' un hazırlamış olduğu yazıyla bilgisayar ekranı ve insan sağlığına etkilerini inceleyelim.
Dr. Turgut ARTUN
(TAI Industrial Hygiene & Safety Chief)
Bilgisayar video gösterim terminallerinden (VDT, Monitör) kaynaklanan iyonlayıcı ışınlar, statik elektrik yükleri, morötesi, kızılötesi ışınlar, akustik gürültü ve ultra sesler, çok düşük frekanslı (VLF. ELF) elektromanyetik alanlar, mikro dalgalar vb. fiziksel faktörlerin ekran başında çalışanların sağlığını olumsuz yönde etkilediği, bilgisayar kullananlarda, kanser, sara (epilepsi), deri hastalıkları, gözlerde katarakt (perde), düşükle sonuçlanan gebelik ya da sakat çocuk doğumları gibi olayların görüldüğü, bir bölüm bulvar gazeteleri ile bazı mesleksel ya da popüler bilim-teknik dergileri tarafından zaman zaman gündeme getirilmektedir. Bunun sonucu olarak monitör ekranı başında görev yapanlar, sürekli bulunanlar da haklı olarak tedirginlik duymaktadırlar. Bu yazımızda, bilgisayar ekranı başındakilerin ne tür sağlık riskleri ile karşı karşıya olabileceği, medyada konu edilen, kulaktan kulağa yayılan tehlikeli etkilenmelerle ilgili söylemlerin gerçeklik durumları irdelenecek ve bilgisayar ekranı başındaki çalışmalarda ergonomik açıdan daha sağlıklı, daha az yorucu çalışma koşullarının yaratılması yöntemlerine değinilecektir.
Bilgisayar Ekranıın Risk Faktörleri:
Monitör ekranı ile hard disk, merkezi işlemci ve diğer kartların bulunduğu donatım sistemlerindeki (hardware) elektrik-elektronik devreler ve devre elemanlarından kaynaklandığı iddia edilen fiziksel hijyen faktörleri genellikle;
- Ekrandan (resim tüpü) yayılan X (Röntgen) ışınları
- Morötesi (ultraviolet), Kızılaltı (infrared) ışınlar
- VLF, ULF ve ELF (çok düşük ve pek çok düşük frekanslı) elektrik ve magnetik alanlar
- Statik elektrik yükleri
- Akustik gürültü (ultrason, infrason)
- Elektronik devre elemanlarından havaya yayılan(!) kimyasallar (polichlorinated biphenils)
- Ekran pırıldaması
- Gözü etkileyen ışık yansımaları vb. olarak tanımlanmaktadırlar.
İyonlayıcı Radyasyon ( X Röntgen Işınları)
Bu fiziksel ve kimyasal(!) hijyen faktörlerine, özellikle ekrandan yayılan X ışınlarına yakından maruz kalan bilgisayar operatörlerinde, bu ışınlar ya da elektromagnetik alanların neden olduğu kanserler, düşükle sonuçlanan gebelikler, ölü ya da sakat doğan bebeklerin dünyaya gelmesi gibi olaylardan söz edilmektedir. Kuşkusuz, kaza, dikkatsizlik, gerekli koruyucu önlemler alınmadan yapılan mesleksel radyografi türünden röntgen çalışmaları sırasında ya da tedavi amacı ile uygulanan belirli güç düzeylerinin üzerinde iyonlayıcı ışınların (röntgen, gamma, hızlandırılmış partiküller) etkisinde kalanlarda bu ve benzeri durumlar ortaya çıkmaktadır. Oysa bilgisayar monitörlerindeki resim tüplerinin, evlerimizde yaygın bir biçimde kullandığımız, karşısında saatlerce oturduğumuz televizyon alıcılarının resim tüplerinden gerek yapı gerekse işlev yönünden hiç bir farkı bulunmamaktadır. Fark sadece televizyonda vericilerden yayılan işaretlerin görüntülenmesi, monitör ekranında ise bilgisayar donanımında oluşturulan sayısal (dijital) kodlanmış bilgilerin görselleştirilmesidir.
Televizyon ya da bilgisayarda kodlanmış bilgilerle yüklü elektromagnetik impulsler, katod ışınlı tüpün, iç yüzeyi fluoresan maddelerle kaplanmış ekranına gönderilen elektron demetlerini yönlendirmektedir. Ekranı belirli hız ve frekanslarda tarayarak çarpan elektronların oluşturduğu fluoresans ve kısa fosforesans olayları sonucunda ışıklı noktalar meydana gelmekte ve bunlar bir anlamda tümleşerek görüntüleri yaratmaktadır. Resim tüpünde, fluoresansla oluşan görünür ışığın yanı sıra yüksek elektrik gerilimi altında hızlandırılan elektronların, monitör ekranının iç yüzeyini ince bir tabaka olarak kaplamış oldan fluoresan maddeye çarparak durdurulması sonucunda X (Röntgen-Bremsstrahlung) Işınları da oluşmaktadır. Ancak, elektron hızlandırma işleminde kullanılan yüksek elektrik geriliminin, X ışınları elde edilmesinde kullanılmakta olan gerilimlere oranla 15-18 kV (1) gibi oldukça düşük bir düzeyde olması nedeni ile monitörde, giriciliği son derece düşük, yumuşak ve minimum 0.7 A° (Angström birimi) dalga boyunda olan X ışınları ortaya çıkmaktadır. Bu ışınlar, monitör ekran camının yeterince kalın olması ve camın iç yüzeyinin kaplı olduğu maddeyi oluşturan bileşenlerin yeterince yüksek atom numarasına sahip elementler içermemesi nedeni ile ekran camında pratikçe tümü ile absorplanırlar. Bu koşullarda, ekran başında çalışmakta olanlarda, kısa ya da uzun vadede radyasyondan ileri gelebilecek sağlık sorunları (2) yaratabilecek iyonlayıcı ışıma bulunmamaktadır.
Morötesi (Ultraviolet) Işınlar
Ekranda görüntü oluşturan ışıklı noktalar, görünür ışık spektrumunun yanı sıra morötesi dalga boylarını da içermektedir, ancak bu ışınlar da büyük ölçüde ekran camında absorblanmaktadır. Maksimum aydınlık düzeyinde çalıştırılan bir ekranın önünde, normal aydınlatmada kullanılan fluoresan ampullerin yaydığı mor ötesi ışınlardan daha zayıf, ancak özel detektörlerle sezilebilecek düzeylerde morötesi ışıma bulunabilir. Dolayısı ile ne insan derisi ne de gözler (3) için herhangi bir etkilenme söz konusu olamaz.
Kızılaltı (Infrared) Işınlar
Sıcaklığı mutlak sıfır derecesinin (-273°C) üzerinde olan her cisim, mutlak (Kelvin) derecesi biriminden sıcaklığının 4. Kuvveti (T4) ile orantılı olarak, kızılaltından görünür ve morötesi ışınlara kadar geniş bir spektrumda ışıklar yayar. İnsan vücudu, kalorifer radyatörü, soba ve ütü gibi ısınan her şey kızılaltı ışık kaynağıdır. Bilgisayar monitörü ve donanımları da elektrik enerjisi ile çalışan bölüm ve birimlere sahip olduğundan bir ölçüde ısı üretmekte, sistem ısınmakta ve düşük frekanslı (uzun dalga boylu) zayıf kızılaltı ışınlar yaymaktadır. Bu ışınların da insanda herhangi bir sağlık (4) sorunu oluşturabilmesi olanaksızdır.
Elektromagnetik Radyasyon
Elektromagnetik spektrumun, radyo, TV, radar vb. Uygulamalara ait frekanslarının en uzun dalga boylarını içeren bölümünde yer alan ELF (Extremely Low Frequency) dalgaları, 30-300 Hertz alanını kapsamaktadır. Örneğin, Türkiye’de kullanılmakta olan elektrik enerjisi, 50 Hz. Frekansı ile ELF bandında bulunmaktadır. Bir iletkenden geçen elektrik akımı o iletkenin çevresinde elektrik ve magnetik alanlar oluşturur, vektörel konumları birbirileri ile 90° açı yapan bu alanların bileşkesine elektromagnetik alan adı verilir. Günlük yaşamda kullandığımız, birlikte yaşadığımız tüm elektrikli araçların ve içinde bulunduğumuz mekanların tavan, duvar ve etrafta bulunan, içinden akım geçen elektrik iletkenlerinin çevresinde 50 Hz’lik (6000 Km. dalga boyunda) ELF alanı oluşmaktadır. Doğal olarak bilgisayar monitörü, donanımı ve periferal sistemlerindeki (printer, skanner vb.), güç devreleri (220V./5V.), yüksek gerilim trafosu ve diğer birimleri, 50 Hz ve bunun yakın alt ve üst harmoniklerini içeren bir ELF eelektromagnetik alanı oluşturacaktır. ELF bandındaki elektromagnetik alanların, insan sağlığına etkileri konusu ilk kez 1960’lı yıllarda Sovyetler Birliğinde enerji nakil hatları, trafo ve şalt merkezlerinde çalışan işçilerin şikayetleri ile gündeme gelmiştir. O günden zamanımıza kadar birçok araştırmacı ve kuruluşun yapmakta olduğu saha ve laboratuvar (in vitro, in vivo) çalışmaları, hayvan deneyleri ve epidemiyolojik araştırmalarda, ELF bandındaki elektromagnetik alanların, insan ve hayvanlar üzerindeki sağlık bozucu etkileri kanıtlanamamıştır.
Statik Elektrik Yükleri
Bilgisayar ekran camı dış yüzeyinde, tüpe uygulanan yüksek gerilim nedeniyle statik elektrik yükü birikebilir, bu yük, camın cinsine, temizliğine ya da ortam havasının nem oranına bağlı olarak az veya çok değerlerde olabilir. Statik elektrik yüklerinin, insan derisi üzerinde toplanması sonucunda, operatörlerde -özellikle hanımlarda- akne (sivilce), seboreik dermatit gibi deri hastalıklarının oluştuğu savları ileri sürülmektedir. Bu savı da destekleyecek tıbbi, dermatolojik, epidemiyolojik hiç bir veri bulunmamaktadır. Her bilgisayar operatöründe olabilecek deri hastalıkları ya da genel deyimle döküntüler, çoğunlukla kişiye özgü nedenlerden örneğin çok yağlı bir deriye sahip olmaktan, kalıtsal, hormonal ya da sindirim problemlerine kadar pek çok nedene bağlanabildiği gibi çoğu kez herhangi bir neden de bulunamaz.
Mikrodalgalar
Mikrodalgalar, radar, fizyoterapi, uydu haberleşmesi, ısıtma gibi evsel ve endüstriyel alanlarda kullanılan "Giga Hertz" (GHz, 109 Hz ) düzeylerinde frekans ve santimetre ölçülerinde dalga boyuna sahip elektromagnetik radyasyonlardır. Bu dalgalar belirli enerji düzeylerinin üzerine çıktıklarında içinden geçtikleri canlı dokular gibi su oranı yüksek ortamlarda hızlı bir ısınmaya, dolayısıyla ciddi tahribata neden olabilirler. Mikrodalgaların bu özelliğinden endüstride ve evlerdeki mikrodalga fırınlarında yararlanılmaktadır. İnsan gözü ve özellikle göz merceği sudan çok zengin bir doku yapısında olduğundan, yeterince güçlü ve yönlendirilmiş mikrodalgalarla ( yaklaşık 2-5 GHz) kronik etkilenme sonucu opaklaşma, yani katarakt (perde) ortaya çıkabilir. Bilgisayar ile çalışanlarda bu tür bir tehlikeden söz etmek mümkün değildir. Bilgisayar elektronik sistemlerinde oluşan yüksek frekanslı osilasyonları oluşturan elektrik akım şiddetleri, mili ( 10-3 Amp.), hatta mikroamper (10-6 Amp.) düzeylerinde olduğundan ve GHz ölçeğindeki frekanslar sadece merkezi işlemcide, tamamen kapalı bir alanda bulunması nedenleri ile operatör çevresinde hiç bir zaman canlı dokuların ısınmasına neden olabilecek düzeyde mikrodalgalar bulunmamaktadır.
Akustik Gürültüler
Akustik gürültü, bir başka deyimle insanı rahatsız eden, istenmeyen daha da kötüsü zamanla işitme kayıplarına neden olabilen mekanik titreşimler yani seslerdir. Gürültü, ilerleyen uygarlıkla koşut olarak, kentlerde yaşayan, endüstriyel işyerlerinde çalışanlar, diskotekleri dolduran gençler için en önemli çevre sorunlarından biridir. O yıllar öncesinde, bant, delikli kart ve büyük printerler ile çalışan, günümüzdekilere oranla çok hantal olan bilgisayarlar, gün boyunca çalışmaları süresince, operatörlerin işitme duyularına gerçekten zarar verebilecek düzeylerde, 85-90 dB (desibel) ses basıncında ve 1000 Hz üzerindeki frekanslardan zengin akustik gürültüler oluşturmakta idi. Günümüzde kullanılmakta olan kişisel ve network bilgisayarlarda ise sadece printerler bir oranda akustik gürültü üretmektedirler. İğne vuruşlu yazıcıların tek ya da grup halinde meydana getirdikleri akustik gürültü düzeyleri genellikle rahatsızlık verici olmakla birlikte çalışma ortamında bulunanlarda işitme kaybına neden olabilecek, zaman ağırlıklı (TWA, sürekli 8 saat/gün ve en çok 85 dB(A)) düzeylere erişememektedir. Tüm mekanik titreşimlerin oluşturdukları ses spektrumunda, insan kulağı tarafından algılanabilen (20-20000 Hz aralığı) seslerin yanında insanlarca işitilemeyen infra (< 20 Hz) ve ultra (> 20 KHz) sesler de bulunmaktadır. Ancak bilgisayarlarda, bu seslerin akustik basınçları, işitilebilen seslerde olduğu gibi, işitme duyusu için risk oluşturabilecek düzeylerin çok altında kalmaktadır.
Ekran Titreşimleri
Belirli frekanslarda, örneğin saniyede 50 kez yanıp sönme sonucu oluşan ekran pırıldamasının, sara (epilepsi) hastalığına neden olduğu savının bir yanılgı, bir benzetme sonucunda ortaya çıkmış olması mümkündür. Zira hangi frekansta olursa olsun ekran pırıldamasının bu hastalığa neden olması söz konusu olamaz, ancak doğuştan ya da bir nedenle sonradan olma epileptik bazı kişilerde ekran pırıldaması/titreşimi sara krizini başlatabilmektedir. Aynı şekilde Menier sendromu bulunanlarda da baş dönmeleri ortaya çıkabilmektedir.
Kimyasal Faktörler
İnsanların içinde bulundukları, çalıştıkları ortam atmosferi ve çevrelerinin, gaz, buhar, duman ya da sıvı halindeki kimyasallarla kirlenmesi sonucunda ortaya çıkabilecek zehirlenmeler ve/veya sağlık bozukluklarının nedenleri olarak tanımlanmaktadır. Bilgisayarların üretiminde bazı parçaların, örneğin elektrolitik ya da kağıt kondansatörler ya da yüksek gerilim transformatörlerinde kullanılan yalıtım kimyasallarının (polichlorinated biphenils gibi) çalışma ortamına yayılarak çalışanları etkilemekte olduğu söylenmektedir. İşletme sırasında bu tür kaçakların olması durumunda büyük bir olasılıkla bilgisayar da arızalanarak çalışmayacaktır. Endüstriyel hijyen ve meslek hastalıkları ile ilgili dünya literatüründe bilgisayarlardan kaynaklanan kimyasal bulaşma kökenli meslek hastalığı olaylarına hiç rastlanılmamaktadır. Oysa çalışılan ortamda sigara içiliyor, hacim yeterince havalandırılmıyorsa operatörler ve orada bulunan herkes akciğer kanseri ya da kalp hastalıklarına aday kişiler olacaktır.
Göz Ve Diğer Organik Problemler
Ekran başında çalışanlarda önde gelen yakınma nedeni göz yorulmaları, baş ağrısı ve kimilerine göre göz bozulmalarıdır. Bu şikayet nedenlerinin başında, kişinin farkında olmadığı, gözleri ile ilgili kırma bozuklukları (miyop, hipermetropi ve astigmatizm) gelmektedir. Bu nedenle, kişinin sürekli bakmakta olduğu ekrandaki şekilleri net görebilmek için uyum yapmaya çalışan göz kasları, doğal olarak zorlanmakta ve kısa sürede yorulmaktadır. Gözlerinde kırma, akomodasyon kusuru olmayan ya da uygun gözlük kullananlarda görülen yorulma, sulanma, kanlanma ve kuruma gibi durumlar ekrana sürekli bakmakta olan kişinin göz kırpma reflekslerinin azalması nedeni ile gözlerin gözyaşı ile ıslanmasının yeterli olmamasından kaynaklanmaktadır. Monitör ekranından, aydınlık pencereler, masa ve tavan lamba ışıkları yansımalarının gözün ışığa uyum yeteneğini azaltmakta, ekranın operatöre gereğinden uzak, yakın ya da göz düzeyinden çok yüksek veya alçak olması da göz küresini yatay ve düşey eksenlerde gereksiz yorucu hareketler yapmaya zorlamaktadır. Gözlerde, gözlük takmayı gerektirecek kırma kusurlarının (miyopi, hipermetropi, astigmatizm) oluşmasına, kimilerinin sandığı gibi gözlerin zorlanması ve aşırı yorulmasının neden olduğu, tümü ile gerçek dışı bir sanıdır. Gözlerden sonra, bilgisayar sisteminin yerleştirme biçiminin, operatör iskemlesinin yüksekliğinin, ayarlanamayan sırt dayama yeri ve ayak dayanağı olmayan tezgah (masa) düzeninin, ergonomi standartlarına, kişinin yapı ve boyutlarına uygun olmaması, sırt, bel, boyun ve bacak ağrılarına neden olmaktadır. Bunun ötesinde özellikle 10 parmak klavye kullanan kişilerde, gerekli önlemler alınmaması durumunda "Karpal tüneli" sendromu denilen, şiddetli el ve bilek ağrıları ile kendini gösteren bir meslek hastalığı ortaya çıkabilmektedir.
İnsancıl Ve Sağlıklı Bilgisayar Çalışma Ortamı
Yukarıda sözü edilen, göz problemleri, sırt, bel, boyun, baş, el ve bilek ağrıları gibi, bilgisayar operatörlerinin sanal olmayan gerçek sağlık problemlerinin hemen tümü ergonomik olamayan işyeri tasarımı ve uygun olmayan insan-makine ilişkilerinden kaynaklanmaktadır. Bu tür yakınma ve problemlerin ortadan kaldırılabilmesi için aşağıda özet olarak açıklanmış olan temel ergonomi kurallarına uygun bir çalışma ortamı düzenlenmesi ve doğru çalışma yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir.
Göz Problemleri
- Çalışma alanında, bilgisayar monitörünün yerleştirileceği nokta, pencerelerden ve aydınlatma gereçlerinden gelen ışıkların ekrandan yansıyamayacağı bir yer ve konumda olmalıdır.
- Tavan ya da duvarlara aydınlatma armatürleri konulmamalı, oda, tavandan yansıyan diffüz ve çok parlak olmayan bir ışıkla aydınlatılmalıdır.
- Pencerelere konulacak dikey/yatay jaluzi türündeki perdelerle gün ışığı kontrol edilmelidir.
- Ekranın, operatörün gözlerinden uzaklığı ortalama 45 cm. ekranın üst kenarı gözler hizasında ya da biraz altında olmalıdır.
- Çalışma masaları yansıtma yapmayacak biçimde mat ve koyu renkli olmalıdır.
- Ekran geriye doğru 15° eğimli olmalıdır.
- Gözlerde ne kadar az olursa olsun, herhangi bir kırma kusuru varsa çalışmalar sırasında hekimin önereceği gözlük kullanılmaktadır.
- Ekran başında, bifokal (yakın-uzak çift dioptrili) gözlük kullanılmamalıdır.
- Çalışma sırasında, arada bir bilinçli olarak göz kapakları kapatılıp açılarak göz kuruması önlenebilir.
- Kanlanmayı gidermek için uygulanan göz damlalarının aşırı kullanımı uzun vadede gözler için zararlı olabilir, bu konuda uzman hekime başvurulmalıdır.
- Ekran aşırı kontrast, çok parlak ya da karanlık olmamalıdır.
- Her bir saatlik çalışma sonunda gözler, 10 dakika kadar uzaklara, ekrandan başka yerlere bakılarak ve kısa süreler kapatılarak dinlendirilmelidir.
Postür, Duruş Biçimi
- Operatör iskemlesi, yüksekliği değiştirilebilen, sırt dayama yeri öne-arkaya ve yukarı-aşağı ayarlanabilir türden olmalıdır. İskemlenin yüksekliği, operatörün bilekleri ile klavye arasında 15°’lik bir açı oluşturabilecek düzeyde ve kolların dirsekle ayrılan alt ve üst bölümleri arasındaki açı 90° olacak biçimde ayarlanmalıdır.
- Çalışma sırasında öne doğru eğilmemeli, operatör, bel ve sırtına göre ayarlanmış iskemle arkalığına sürekli dayanır durumda dik oturmalıdır.
- Ayaklar, iskemlenin önüne konulmuş, yaklaşık 20° eğimli ve diz açısının 90° olmasına yetecek yükseklik ve uzaklıktaki bir blok üzerine konulmalıdır.
- Karpal tüneli sendromundan korunmak için klavyenin ön tarafına, operatörün bileklerini dayayabileceği, bu amaç için yapılmış yarı yumuşak destek konulmalı ya da yine bu amaçla üretilmiş olan bilek koruyucuları kullanılmalıdır.
Notlar