Lenf Bezlerindeki Şişlik Lenfoma Olabilir

Lenf bezinde tümör oluştuğunda, lenfoma hastalığı ortaya çıkıyor.Prof. Dr. Siret Ratip Lenfoma hastalığı hakkında merak edilen soruları yanıtlayan.

Lenf bezinde tümör oluştuğunda, lenfoma hastalığı ortaya çıkıyor. Bu tümörler öncelikle boyun, kasık, koltukaltı gibi bölgelerde oluşan şişlikler ile görülüyor. Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Siret Ratip, "Eğer bu şişlikler ele geliyorsa, küçülmeyip aksine gittikçe büyüyorsa hematoloğa başvurmak gerekiyor. Yapılan incelemelerle bu şişliklerin lenf bezi tümörü olduğu anlaşılırsa, büyük çoğunlukla hastalığın kökten tedavisi mümkün olabiliyor. Hastalık ne kadar erken tedavi edilirse başarı şansı da o kadar yükseliyor" diyor.

Lenfoma nasıl bir hastalıktır?

Lenfoma hastalığı lenf bezi tümörüdür, onlarca çeşidi vardır, tek bir hastalık değildir. Bu hastalığın seyri, tedaviye vereceği yanıt hastalığın çeşidine göre değişiyor. İnsanlar genellikle büyüyen ve büyümeye devam eden bir lenf bezesiyle doktora başvuruyor. Bu boyunda ve kasıkta bir şişlikle de kendini gösterebildiği gibi, koltuk altındaki bir şişlikle de ortaya çıkabiliyor. Bunların dışında hastalarda ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı da görülebiliyor.

Hangi yaşlarda sık görülüyor?

Erişkinlerde çocuklara göre daha çok görülüyor, yaş ilerledikçe görülme sıklığı da artıyor.

Kişiyi şüphelendirecek belli başlı belirtiler var mıdır?

Koltukaltı, boyun, kasık bölgesinde şişlik tespit edenler hekime geliyorlar ama birçok şişliğin nedeninin de lenfoma olmadığını biliyoruz. Bu bölgelerde oluşan bazı viral veya bakteri enfeksiyonları da şişliklere neden olabiliyor. En sık gördüğümüz viral veya bakteri enfeksiyonları sonucunda ortaya çıkan şişliklerdir. Vücudun savunma sisteminin bir parçası olan lenf bezleri büyüyerek bu enfeksiyonları yok etmeye çalışıyor. Görevlerini yapınca da olmaları gereken büyüklüğe iniyorlar. Lenf bezleri eğer sebepsiz olarak büyür ve büyümeye de devam ederse, basit enfeksiyonlardan ayırmak, ayrıntılı inceleme yapmak gerekiyor. Bu şişlikler geçmediği takdirde mutlaka hekime başvurmak önem taşıyor.

Lenfomanın nedeni nedir?

Lenfomayla gelen hastaların büyük bir çoğunluğunda altta yatan bir neden saptanmıyor. Ama lenfoma hastalarının küçük bir bölümünde altta yatan nedenler arasında daha önce maruz kalınan radyoterapi, kimyasal madde örneğin benzen içerikli maddeler, viral enfeksiyonlar vb. etkenler yeralabiliyor. Büyük bir bölümünde, lenf bezinin içindeki aktiviteden sorumlu olan genlerde tesadüfen bir kırılma olduğu saptanıyor. Oradaki hücreler bağımsızlığını ilan ediyor, çoğalıyor, diğer lenf bezlerine yayılıyor.

Kadınlarda mı daha çok görülüyor erkeklerde mi?

Her iki cinste de görülme oranı hemen hemen aynı. Lenfomalar Hodgkin ve Non-Hodgkin Lenfoma olarak iki türde olmalarına karşın, özellikle Non-Hodgkin Lenfomalar'ın onlarca çeşidi bulunuyor. Non-Hodgkin Lenfomalar ayrıca yayılma olarak çeşitlerine göre üç ayrı şekilde hareket edebilir. Bunlardan bir çeşidinde, hastalık çok hızlı büyüyor ve hızlı bir şekilde ilerliyor. Hasta acilen hastaneye yatmak zorunda kalabiliyor. Diğer bir çeşidi aylar haftalar içinde orta hızla ilerliyor. Bir başka türü ise daha yavaş ilerliyor. Hayat boyu tedavi gerektirmeyebiliyor. Bu başlıca üç grubun içinde de onlarca çeşit lenfoma tespit ediliyor. Bu nedenle çok ayrıntılı incelemelerin yapılması gerekiyor.

Teşhis nasıl konuluyor?

Lenf bezesinden ya da kemik iliğinden biyopsi ile örnek alınıyor. Hastalığın yaygınlığını göstermek için tomoğrafi veya, son zamanlarda yaygın kullanıma giren PET tomografi yapılarak yaygınlık derecesi saptanıyor.

Tedavisi nasıl yapılıyor?

Bu hastalığın tedavisinde kemoterapi ve kök hücre nakli gibi yöntemler kullanılıyor.

Ne zaman kemoterapi ne zaman kök hücre nakli uygulanıyor?

Lenfoma tespit edilen hastaların büyük bir çoğunluğuna kemoterapi uygulanıyor ve hastaların önemli bir bölümü de bu tedaviyle kurtuluyor. Standart kemoterapiden fayda göremeyen hastalara yüksek doz kemoterapi veriliyor ve kök hücre nakli yapılıyor. Kök hücre nakli, lenfomanın kemoterapiye rağmen tekrar ettiği hastalarda tercih ediliyor.

Kemoterapi: 

Öncelikle hastaya hangi kemoterapinin, ne kadar süreyle, ne kadar dozda verileceğine bakılıyor. Kemoterapide hastaya damardan belirli dozdaki ilaçlar veriliyor ve bu ilaçlar belli kürler şeklinde uygulanıyor. Yani ilaçlar bir günden, beş-altı güne kadar değişen sürelerde verilebiliyor. Bazen ayda bir defa olmak üzere 6-8 kez tekrarlanabiliyor. Hastaların önemli bir bölümü bu tedaviyle kurtuluyor, kurtulamayanlara yüksek doz kemoterapi veriliyor ve kök hücre nakli yapılıyor.

Kök Hücre Nakli:

Genellikle hastalığı tekrarlayan kişilerde yapılıyor. Öncesinde iki veya üç kür yüksek doz kemoterapi veriliyor, hastalık tekrar yok ediliyor. Sağlıklı hücreler cilt altına büyüme faktörü verilerek makine yardımıyla toplanıyor, daha sonra bu hücreler donduruluyor. Yüksek doz kemoterapiden sonra bu hücreler damar yoluyla hastaya naklediliyor. Nakledilen hücreler de kemik iliğini bulup yerleşiyor, yeni hücreler üreterek kanın tekrar oluşmasını sağlıyor.

Tedavideki son gelişmeler nelerdir?

Son zamanlarda tedaviler hedefe yönelik tedavilere odaklanmış durumda. Akıllı ilaçlar, lenfoma hücrelerinin üzerinde taşınan moleküllere karşı geliştirilen ve “monoklonal” denilen ilaç türleridir. Bu moleküller belirli lenfoma hücrelerinin üzerindeki moleküle yapışıyor, vücudun bağışıklık sistemini o hücrelerin üzerine çekip kanserli hücrelerin yok olmasına katkıda bulunuyor. Klasik kemoterapiye ek olarak verilen bir tedavidir. Ayrıca, belirli lenfoma türlerinde, hastalığın biyolojisine göre geliştirilmiş yeni ilaçlar bulunmaktadır. Son 10 yılda bu alanda geliştirilen birçok yeni türev ilaç sayesinde, tedavinin başarısında gelecek vaat eden sonuçlar alınabileceğini umuyoruz.

Bu gelişmelere göre tedavideki başarı oranı nedir?

Hodgkin lenfomaların erken evrelerinde hastalıktan kurtulma yani 5 yıllık hastalıksız yaşam süresi yüzde 80 civarında oluyor. Bu daha ileri evrelerde yüzde 60 lara kadar ulaşıyor.

Non-hodgkin lenfomalar, yavaş hızda, orta hızda ve çok hızlı ilerleyen türlerden oluşuyor. Kurtuluş oranları hastalığın çeşidine göre değişiyor, yüzde 60'a yakını tamamen kurtulabiliyor. Tedaviye yanıtsız hastaların ise yüzde 30'a yakını yüksek doz kemoterapi ve otolog kök hücre nakliyle kurtulabiliyor.