Bu yazı 20 Kasım 2014, Perşembe tarihinde yayınlandı ve 1538 defa okundu
Sindirim sistemine ait olan pankreas bezinin asıl görevi hücrelerinin %99’u ile besinlerin sindirimini kolaylaştıracak enzimler yapmak ve bağırsağa salgılamaktır.
Salgıladığı en önemli hormonlardan
bir tanesi olan insülin; Kas, yağ ve karaciğer gibi kan şekerini kullanan dokulara
şekerin alınması ve kullanılmasını sağlayan, pankreastan salınan bir hormondur.
İnsülin direnci pankresasın ürettiği insülini vücudun kullanamaması olarak
açıklanabilir. Dokularda insülin direnci varsa şekerin dokulara alınıp,
kullanılması, yakılması zor olur. Bu durum daha çok insülin salınmasına yol
açar. Pankreas daha çok insülin salarak şekerin dokular tarafından kullanılması
için adeta "çift mesai" yapar.
Özellikle içtiğimiz sıfır şekerli denilen asitli içecekler sağlığımız
için oldukça zararlı. Şekerli tat hissedildiği anda beyin insülin salgılaması
için pankreası uyarıyor ve insülin salgılıyor. Şeker alınmadığı için vücuda salgılanan insülin yüzünden kısa zamanda
açlık hissi uyanıyor. Aşırı salınan insülin açlık hissine, daha çok yeme ve
atıştırmaya neden olarak bir kısır döngü oluşturur. Bu durum hem insülin
rezervini azaltır hem de kanda dolaşan aşırı insülin miktarı obezite,
hipertansiyon, ateroskleroz gibi kronik hastalıkların oluşması için uygun bir
ortam hazırlar.
Hareketsiz yaşam tarzı, tatlandırıcılar, fast food beslenme
alışkanlıkları, rafineri gıdaların tüketiminindeki artışlar gibi etkenler
insülin direncini tetikler.
İnsülin Direnci için
Risk Altındaki kişiler
• Beden kütle indeksinin; 30’un üzerindeki, bel çevresi erkekte 102, kasnda
88’in üzerinde olanlar.
• Koroner Kalp hastalığı, Polikistik Over Sendromu bulunması
• Hareketsiz yaşam tarzı
İnsülin direnci tedavisinde; ilaç
kullanımının yanı sıra mutlaka beslenme tedavisi de uygunlanmalıdır. Düzenli
egzersiz yapmanın, yeterli su içmenin, kişiye özel kalorisi düzenlenmiş dengeli
bir beslenme programının insülin direnci ve diyabet riskini minimuma indireceği
bilinmektedir.
Çocuklarda risk
altında
 Anne sütü alamama, mama ile
beslenme, erken ek gıdalara başlanması, yanlış, aşırı ve dengesiz olarak yağlı
ve şekerli yiyecekler ile beslenme, oyun alanlarının kalmaması, evde ve okulda
spor olanaklarının olmaması, aşırı ders yükü, fazla televizyon seyretme,
bilgisayar ve internet başında  fazla zaman harcama ve benzeri faktörler
çocukluk çağında şişmanlık ve insülin direnci için başlıca risk faktörleri
arasında yer alıyor.
Yapılan çalışmalarda, yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin
dikkat sürelerinin kısaldığı, algılamalarının azaldığı, öğrenmede güçlük ve
davranış bozuklukları çektikleri, okulda devamsızlık sürelerinin uzadığı ve
okul başarılarının düşük olduğu ortaya konmuştur. Çocuğun beslenmesinde amaç;
normal, sağlıklı büyüme ve gelişme ile olumlu beslenme alışkanlığının
kazandırılmasını sağlamaktır. Çocuklar hazır gıdalardan olabildiğince uzak
tutulmalıdır.
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmalısınız.
İçerik bulunamadı.
İçerik bulunamadı.
Bu içerik için henüz yorum yapılmamış.