Bu yazı 12 Aralık 2014, Cuma tarihinde yayınlandı ve 1443 defa okundu
Önleyici Ve Koruyucu Tedavi Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) “yalnızca hastalık veya sakatlığın yokluğu değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik hali” şeklindeki sağlık tanımı doğrultusunda, hastalıkların tedavisi kadar, hasta olmama ya da hastalığa yakalanmamayı sağlamak da hekimliğin işlevleri arasında sayılmaktadır.
Kişiler sağlık sorunları olduğunda çözüm arayışı içine
girmektedirler.Bu çözüm arayışı modern tıptan “halk tıbbı” olarak isimlendirilen
yöntemlere çeşitlilik göstermektedir.
Hem sağlığı koruma
hem de sağlık sorunlarının çözümü konusunda son yıllarda gelişmiş ülkelerde de modern tıp dışındaki yollara başvurma
düzeyinde bir artış gözlemlenmektedir. Bu yollar genel olarak
tamamlayıcı veya alternatif tıp (TAT) olarak isimlendirilmektedir
Yapılan
araştırmada Bitkisel tedavi hakkında hiç bilgim yok diyenlerin oranı %6 iken
genel olarak bilenlerin oranı %57,9 çıkmıştır. Buna karşılık hiç
kullanmayanların oranı %47,2 düzenli kullananların oranı ise %9,8 çıkmıştır.
Alternatif tedavi yönlerini insanlar ne kadar duymuş yada kullanmış olsalarda
düzenli kullanım oranları çok düşük olduğu gözlenmiştir.
Sosyo -ekonomik olarak bakıldığında bitkisel tedavi
yöntemlerini kadınların erkeklere aranla daha düzenli kullandığı anlaşılmıştır.
TAT yöntemleri hakkındaki bilgiler büyük ölçüde kitle
iletişim araçlarından, daha az oranda da bu yolları kullanan tanıdıklardan
edinilmektedir. Araştırma sonucunda elde edilen alt sosyoekonomik düzeyden kişilerin
bitkisel tedaviyi “bir süre” kullandıkları bulgusu da kitle iletişim
araçlarının etkililiğinden hareketle bazı bitkilerin tüketiminin “moda” haline
gelmesiyle açıklanabilir.
Koruyucu ve
önleyici tedavinin önemi nedir?
Hastalığın tanısı konulduktan ve hastalığın belirtileri
ortaya çıktıktan sonra tedavi edildiği geleneksel tıbbın aksine koruyucu ve
önleyici tıp, yaşam tarzınızda değişiklikler yapmaya ve hastalığın oluşmasını
engellemeye dayanır. İnsanlar genellikle koruyucu ve önleyici tıbbı es
geçmektedir. Çünkü bu hemen ölçülebilen veya bir güne dayanan bir şey değil.
Koruyucu ve önleyici tıp gerçekleşmemiş bir olayla
ölçülebilir; örneğin, hiç yaşamadığınız bir kalp krizi… Yaşınız, kökeniniz veya
cinsiyetiniz ne olursa olsun korunmaya başlamak için hiçbir zaman geç değildir.
Bazı uzmanlara göre sağlığa zararlı alışkanlıkları bırakmak ve yeni
alışkanlıklar edinmek kalp krizi riskini yüzde 80, kanser riskini yüzde 60 ve
diyabet riskini yüzde 90’a kadar azaltabilir. Bu ciddi bir orandır ve hiç de
küçümsenmemesi gerekir.
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmalısınız.
İçerik bulunamadı.
İçerik bulunamadı.
Bu içerik için henüz yorum yapılmamış.