Bu yazı 25 Temmuz 2016, Pazartesi tarihinde yayınlandı ve 703 defa okundu
Endüstrinin gelişmesi ile kadınlarda sıklıkla görülen rahim kanseri arasında doğru orantı orantı olduğunu söyleyen uzmanlar kadınları uyardı.
Prof. Dr.
Hüsnü Çelik, "Östrojenin tek başına kullanılması, obezite, meme kanseri
olup tamoksifen kullanan olgular, erken yaşta adetleri başlayan ve geç döneme
kadar devam eden kadınlar (52 yaş ve ilerisi geç menopozdur), artan yaş, bazı
kanser tiplerinin daha fazla olduğu kadınlar, doğurmamış, infertil kadınlar,
şeker hastalığı ve yüksek tansiyonu bulunan kadınlar risk altındadır" dedi
Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan rahim kanserinin görülme sıklığının,
dünyadaki endüstriyel gelişmeye paralel olarak her geçen gün arttığı
bildirildi.
Kadın
Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Jinekolojik Onkoloji Bölümü Uzmanı Prof.
Dr. Hüsnü Çelik, rahim kanserinin kadınlarda en fazla görülen kanser türü
olduğunu söyledi.
Rahim
içerisindeki endometrium tabakasından kaynaklandığı için 'Endometrium kanseri'
olarak bilinen hastalığın, endüstriyel açıdan gelişmiş ülkelerde daha fazla
ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. rahim kanserinin, zengin ülke insanlarında
daha fazla görüldüğünü ileri sürdü Prof. Dr. Hüsnü Çelik, "Dünyadaki
endüstriyel gelişmeye paralel olarak görülme sıklığı gittikçe artmaktadır.
Ülkemizdeki ekonomik ve endüstriyel gelişmeye bağlı olarak bizde de sıklığı
gittikçe artmaktadır" dedi.
RİSK ALTINDA OLANLAR
40 yaşından
65 yaşına kadar olan dönemin, hastalığın en fazla tespit edildiği dönem
olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çelik, "Tanı konulduğu anda hastaların
yaklaşık yüzde 70'inde hastalık rahimle sınırlıdır. Yüzde 20'sinde lenf
bezlerine yayılmış, yüzde 10'unda ise uzak bölgelere yayılmış olarak karşımıza
çıkmaktadır" ifadelerini kullandı.
Rahim
kanserlerinin hepsinin aynı tip olmadığını belirten Prof. Dr. Çelik, bazıları
oldukça saldırgan özelliğe sahipken, bazılarının daha yavaş ilerlediğine dikkat
çekti. Çelik, tip 1 ve tip 2 olarak adlandırılan bu kanserlerin tedavilerinin
de kısmi farklılıklar içerdiğini kaydetti.
Prof. Dr.
Çelik, "Östrojenin tek başına kullanılması, obezite, meme kanseri olup
tamoksifen kullanan olgular, erken yaşta adetleri başlayan ve geç döneme kadar
devam eden kadınlar (52 yaş ve ilerisi geç menopozdur), artan yaş, bazı kanser
tiplerinin daha fazla olduğu kadınlar, doğurmamış, infertil kadınlar, şeker
hastalığı ve yüksek tansiyonu bulunan kadınlar risk altındadır" dedi.
Öte yandan,
kombine hormon replasman tedavisi, son doğumun geç yaşlarda yapılmış olması,
sigara, fiziksel aktivite, kahve ve çayın rahim kanseri riskini azalttığına
dair çalışmalar bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Hüsnü Çelik, "Ancak,
hemen vurgulanmalıdır ki; sigaranın bu kanseri azaltıyor gözükmesi, sigara
kullanımını tavsiye etmek anlamına gelmez. Sigara açıkça sağlığa zararlıdır ve
kullanımı asla önerilmez, önerilemez" diye konuştu.
Hangi diyet
faktörünün tek başına riski ne kadar arttırdığı ya da azalttığına dair bir
yargıya varmanın da oldukça zor olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çelik, şunları
söyledi: "Endometrium kanserinde temel mekanizma artmış östrojen
düzeyleridir. Özellikle tip 1 kanserlerdeki olay rahim içi tabakanın östrojen
tarafından kesintisiz uyarılmasıdır. Bunun için gerekli östrojen dışarıdan
alınabildiği gibi, 'endojen' dediğimiz, vücudun kendisinin ürettiği östrojen de
olabilir. Obezitedeki çevresel yağ dokusu, endojen östrojen düzeylerini
artırarak rahim içi tabakayı uyarmaktadır. Bu da kansere neden
olabilmektedir."
"GENELLİKLE MENOPOZ SONRASI
KANAMA İLE FARK EDİLİYOR"
Prof. Dr.
Hüsnü Çelik, çoğu hastada ilk bulgunun, menopozdan sonra oluşan kanamalar
olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Menopoz öncesi
kadınlarda ise adet düzensizlikleri ya da ultrason ile tespit edilen rahim içi
kalınlaşmalar ilk bulgu olabilmektedir. Ancak, bu bulgular her zaman kanser
olduğu anlamına gelmez fakat mutlaka doktor tarafından değerlendirmeyi
gerektirir."
Hastalığın
tedavi yöntemlerine de değinen Prof. Dr. Çelik, "Rahim kanserinin
tedavisi, doğurganlığını tamamlamış kadınlar için rahim ve yumurtalıkların
çıkarılmasıdır. Buna ilaveten, gerekli görüldüğü durumlarda lenf bezleri de
çıkarılarak kanserin bu alanlara yayılıp yayılmadığı konusunda bilgi sahibi
olunması gerekebilir. Bazı seçilmiş durumlarda, çocuğu olmayan, ya da çocuk
sayısını tamamlamamış kadınlarda ameliyat yapılmadan hormonal tedavi
kullanılabilir. Ancak standart değildir ve sadece belli durumlarda
kullanılabilir" diye konuştu.
Kaynak: İHA
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmalısınız.
İçerik bulunamadı.
İçerik bulunamadı.
Bu içerik için henüz yorum yapılmamış.