Bu yazı 15 Temmuz 2016, Cuma tarihinde yayınlandı ve 809 defa okundu
Pokemon GO oyunun omurilik, sindirim ve benzeri bedensel sorunlara yol açabileceği uyarısında bulunan Psikiyatrist Prof. Dr. Ali Bozkurt, ibadet yerlerinin oyun amaçlı kullanılmasının yanlış olduğunu belirtti.
Gençler
arasında hızla yayılan Pokemon GO oyunu sosyal fobinin derinleşmesine
neden oluyor. Sokak, park, bahçe, cami demeden oyun oynayan gençler ruhsal ve
bedensel sorunlarla karşı karşıya kalıyor.
Liv Hospital
Psikiyatristi Prof. Dr. Ali Bozkurt, son dönemde teknolojiyle beraber çok
sayıda oyun geliştirilmeye başlandığını belirterek, "Bu oyunların özellikle
renklilikleri, ilgi uyandıran özellikleri arttıkça beraberinde ruhsal ve
bedensel riskler de getirebiliyor. Çeşitli derneklerin açıklamalarına ve
çalışmalarına baktığımızda ekran başında günlük geçirmemiz gereken maksimum
süre özellikle çocuklar için, erişkinleri de kapsayabilir 1-2 saati geçmemesi
gerektiği biliniyor. Oysa bu oyunlara baktığımızda cazibeleri ve bağımlılık
oluşturma etkenleri nedeniyle bu sürelerin 7-8 saate, 10 saate, gece uykuları
bozacak sürelere çıktığını görebiliyoruz" diye konuştu.
"OMURİLİK SORUNLARINA VE SİNDİRİM
SORUNLARINA YOL AÇIYOR"
Prof. Dr.
Bozkurt, bu tarz oyunları oynamanın beraberinde getireceği sorunları şöyle
aktardı:
"Böyle
bir şeyle sürekli zaman geçiriyor olmak sosyalleşmemizi önemli şekilde
engelliyor.Biz insanların sokağa çıkmasını isterken sözüm ona sokağa çıkmasını
sağlayan bir oyun aslında sanal dünyada olmalarına ve sanal dünyada yaşamlarını
sürdürmelerine yol açıyor. Oyunları oynamak tabii ki bu aletleri kullanmayı
gerektirdiği için beden posturunun eğik ve omuriliği bozan tarzda olması,
omurilik sorunlarına, sindirim sorunlarına ve benzeri bedensel sorunlara yol
açabiliyor. Sosyalfobik bireylerin kısmen sosyalleşmesini amaçlıyormuş gibi
olsa da bireylerin yalnızlığa itilmelerine ve sosyal fobinin derinleşmesine yol
açabiliyor. Ayrıca oyunların temeli beynimizde ödül merkezlerini harekete
geçirdiği için aslında bir taraftan da savaşmak, kazanmak tepkisini de
alevlendiriyor ki temel sorgularımızdan bir tanesidir. Bunun fazla miktarda
yaşanıyor olması kaygının artmasına ve olası kaygı bozukluklarının da
alevlenmesine yol açabiliyor."
“ZAMANI BUNUNLA TÜKETMEK YAŞAM
KALİTESİNİ ETKİLİYOR”
"Bir
başka çok daha ciddi ruhsal sorun ise bireyler özellikle fantezi dünyaları ile
gerçeklik dünyaları arasındaki sınırları iyi çizemiyorlarsa fantezi dünyamızı
canlandırmak kısmen işe yarayabilecek bir durumdur ama özellikle soyut düşünme
kapasitesi gelişmemiş 12-10 yaş altındaki çocuklarda bu durumlar gerçeklikle
sanal alem arasındaki sınırları iyi ayırt edememeye yol açmakta ve fantezi
dünyalarında yaşamalarına neden olmakta" diyen Prof. Dr. Bozkurt,
"Sadece çocuklarda değil erişkinlerde de zaman zaman sanal yaşantılar
fantezi dünyası ile gerçeklik dünyası arasındaki sınırlarının bozulmasına yol
açabilir. Bu, eğer ağır ruhsal hastalıklara yakalanma potansiyeli olan bireyler
varsa burada bozulmalara ya da gündelik hayatta gerçeklik deneyimlerinin
bozulmasına yol açabilir. Dolayısıyla zamanı bununla tüketiyor olmak yaşam
kalitemizin tümünü de etkileyecektir ve risk getirecek konulardan bir
tanesidir" değerlendirmesinde bulundu.
"ÖZELLİKLE GENÇLERİN DİKKATLİ
OLMASI GEREKİYOR"
Özellikle
gençleri uyaran Prof. Dr. Bozkurt, "Özellikle gençlerin bu konuda çok
dikkatli olması lazım çünkü son dönemde internet bağımlılığı zaten gördüğümüz
konulardan bir tanesi. Günlük sınırlandırmaların dışında olmamaları gerekiyor,
1-2 saatin üzerine çıkmamaları gerekiyor. Gençlerin çoğu hem ruhsal hem yaşam
kalitelerini ileri derecede bozma ile karşı karşıya" şeklinde konuştu.
Gençleri
sokağa döken sanal oyunun camilerde de oynanmasıyla Diyanet- Sen Başkanı Mehmet
Bayraktutar, “Bu İslam dininin en güzel ibadet evi olan camileri hafife
almaktır. İnsanların ibadet yeri camilerin ehemmiyet ve önemini küçümsemektir.
Camilerin bu şekilde ticari oyunevi olarak gösterilmesi İslam dinine karşı Batı
dünyasının bir senaryosu olarak algılıyorum. Bunu kınıyorum. Türkiye’de
yasaklanmasını istiyorum” demişti.
"CAMİLER BOŞ ZAMANLARIN
HARCANDIĞI YERLER DEĞİLDİR"
Diyanet-Sen
Genel Başkan Yardımcısı Hacibey Özkan ise, "Diyanet-Sen Genel Başkanımız
Mehmet Bayraktar bey bu konuyla ilgili açıklama yaptı. Biliyorsunuz dinimiz
zamanın kullanılması ve sağlık konusuna çok önem vermiş bir dindir.
Bu anlamda baktığımız zaman camilerimiz boş zamanların harcandığı yerler
değildir. Camideki vatandaşlarımızı da huzursuz etmemek lazım, bu konuda bizim
kurallarımız bellidir" ifadesini kullandı.
"Pokemon
dedikleri şey, neyi temsil ediyor? Karakteri, yapısı, amacı, hedefi ne?"
sorularını soran Özkan, şunları kaydetti:
"Tabii
bunu yücelten toplumların birinci hedefi maddi yönden bakıyor olaya ama bizim
manevi yönden bakmamız gerekiyor. Huzuru bozacak, ibadeti engelleyecek, dikkati
dağıtacak işlerin, olayların camilerde olmasını arzu etmiyoruz. Safta yaşlı
cemaatimizin önünde veya arkasında elinde bilgisayar veya telefonla beraber
oyun oynar şekilde bir ibadeti ben görmedim şimdiye kadar bu şekilde de bir
ibadetin caiz olacağına inanmıyorum. Sağlık yönünden doktorlarımız sakıncalı,
sıkıntılı diyorsa bitti. Dinimizde boş zamanı güzel değerlendirmek lazım. Biz
bunun camilerden başlatılmasını arzu etmiyoruz, bu şekilde camilerde
oynanmasını kabul etmiyoruz."
"İSLAMİ OLMAYAN FİGÜRLER VEYA
KARAKTERLERLE UĞRAŞAN BİR NESİL ORTAYA ÇIKIYOR"
İslami
olmayan figürler veya karakterlerle uğraşan bir neslin ortaya çıktığını ifade
eden Özkan, "Bu bir yönden kontrol edilmezse zor bir aşamaya giriliyor
anlamı taşıyor. Camilerin amacı dışında kullanılmasını biz arzu etmiyoruz.
Bizim üyelerimiz de bizi aramaya başladılar demek ki ülkemizde tam yaygınlaşmadı
ama kabul de görmüş değil. Kanuni olarak bir yasası da çıkması gerekir. Caminin
bir adabı var, ibadetin bir adabı var, şekli var onun dışında bir hal ve
hareket alıyorsa ona müdahale etmek gerekiyor" dedi.
KAYNAK:İHA
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmalısınız.
İçerik bulunamadı.
İçerik bulunamadı.
Bu içerik için henüz yorum yapılmamış.