Oruç Tutarken Siesta Yapın

Oruç Tutarken Siesta Yapın

Bingür Sönmez, Ağustos sıcakları ile uzun günlerin birleşimi, oruç tutacak olan kişilerin bu yıl daha dikkatli olmasını gerektiriyor. dedi.

Uzun günlerde oruç tutmanın, önümüzdeki 8 yıl boyunca devam edeceğini anlatan Prof. Dr. Bingür Sönmez, "Ağustos sıcakları ile uzun günlerin birleşimi, oruç tutacak olan kişilerin bu yıl daha dikkatli olmasını gerektiriyor. Çünkü vücudun sıvı ve tuz kaybı nedeniyle sağlıklı kişilerde bile tansiyon, kalp ritminde bozukluk, baygınlık ve kan şekerinde düşme gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bunun için bu uzun günlerde gündüz en az iki saat uyumak çok önemli. Ramazan boyunca iki saatlik siesta, vücudun su ve elektrolit kaybını önlemek bakımından çok önemli" dedi. 

Açlık süresinin 15 saat olması ve sıcakların, vücutta su ve tuz kaybına neden olacağını kaydeden Prof. Dr. Bingür Sönmez, bu nedenle oruç tutacak sağlıklı kişilere gündüz mutlaka siesta yapmalarını önerdi. Sönmez, "Gündüz iki saatlik uyku uzun süreli açlıktan metabolizmanın daha az etkilenmesine yardımcı olacağı gibi kalbe de çok iyi gelecektir. Akdeniz ülkelerinin bir geleneği olan siesta denilen öğle uykusu alışkanlığının olduğu ülkelerde, kalp hastalıklarının düşük olması dikkat çekici bir durumdur. 

Öğle saatlerinde ya da öğle sonrası bir saatlik uyku, son derece dinlendiricidir ve vücuttaki bütün stresi alır. Uyuduktan sonra geri kalan zamanı daha verimli değerlendirmeyi sağlar. Öğle uykusu uyuyanların uyumayanlara göre kalp krizi geçirme riski yarı yarıya düşmektedir. Çünkü uykuda beden ile birlikte ruhsal dinlenme de vardır. Fizik olarak uykusuzluğa dayanılabilir ama ruhsal olarak dayanmak mümkün değildir. Ruhsal gerilim de vücutta zararlı hormonların salgılanmasına neden olur bu da kalp krizi riskini tetikler. Eğer hafta içi gündüz uykusu mümkün değilse hafta sonu çok iyi uyumaya özen gösterilmelidir" şeklinde konuştu. 

Prof. Dr. Bingür Sönmez, Ramazanda öğünlerin sayısının azalması nedeniyle metabolizmanın olumsuz etkilenebileceğini ifade ederek, "Bu nedenle özellikle kalp sağlığı açısından iftarda, 'acıktım', sahurda 'acıkırım' korkusu ile tıka basa yemek, mide ve kalbe baskı yapar, bu açıdan kişiye zarar verir. Bu nedenle iftarda da bir çorba başlanmalı bir komposto veya sütlü tatlı yedikten sonra teravih namazına gidip döndükten sonra tamamlayıcı hafif bir yemek yenmeli. Sahurda mümkün olduğu kadar tuzlu ve tatlı olmayan doyurucu değeri olan yemekler seçilmeli. Bu şekilde Ramazanda da üç öğün yemek yenmiş olacak ve vücut olumsuz etkilenmeyecektir" diye konuştu.

Yorum Yap

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Giriş Yap

Yorumunuzun kontrolden geçtikten sonra yayınlanacaktır.

...